HP laptopumda "sata native support" diye bir şey vardı. HP recovery içinmiş, OEM Windows Cd'sinden yüklemeyi deneyince yok senin HDD'n riye kıllık yapmıştı. Onu kapatmadan bi türlü yüklenmemişti. Anakartta öyle bir şey varsa onu bi disable etmeyi denesen.

3. yontem yoksa belki de anakart sata desteklemiyordur diycektim ki modelini yazmışsın baktım destekliyor. bios'u biraz kurcalayın bence.

support.asus.com

adresinde bu anakartın sürücüleri var ve bunların aralarında da SATA ile ilgili bir şey yazmıyor. belki anakartın disketi duruyordur? 2. yöntem için zaten elinizde SATA driver bulunması gerek, ve zaten driver elinizde olsa sorununuz olmazdı.

şunu yapabilirsiniz bu arada, vista'da böyle bir dert yok. vista kurun direk driver falan istemeyecektir.

bence bios'ta yoksa bile mutlaka güncellemişlerdir. siz de bios güncelleyin verdiğim linkten.

ha bu arada öncelikle asus'a sitesinden email atın, siz çözmeye çalışırken mutlaka onlar size dönerler.

@stack
sanırım sorunumun ne olduğunu tam olarak siz anlamışsınız, forumlarda okuduklarımla benzer bilgiler vermişsiniz.
nlite ile entegre etmek için resimli anlatımlar falan da buldum ama derdim anakart için o entegre edilecek ufak programı bulmak, chipset mhipset bilmediğim için anakart modelini verdim belki bi bulduran olur diye. :) desdinova'nın verdiği linkteki RAID kategorisindeki şeyi indirmem gerekiyor anladığım kadarıyla?

1- dlcdnet.asus.com sisraid>driverdisk yolunu takip edip make disk'i çalıştırın. gerekli dosyaları program diskete kopyalayacaktır.

olmadı onu da yemedi, bıraktım vazgeçtim.

edit: oluyo galiba

ee nooldu

disketle yükleme yaptım, ilk seferde sıfır windows xp denedim olmadı. sonra sp3'lü bir tane denedim o yükledi ama şimdilik diğer driverları yüklemeye vaktim olmadı bakalım.
bir de şu "bir de garip bir şey ama bios'ta cdrom görünüyor fakat hard disk görünmüyor, açılıştaki siyah ekranda ise cdrom görünmüyor fakat hard disk görünüyor." olayı hala var.

Eğer pilleri paralel değil seri bağlarsan daha çabuk bitmesi lazım. Bu da orta okul veya liseden hatırladığım kadarıyla pillerin bildiğin tren gibi arka arkaya dizilip birbirine yapmışık olmasıyla sağlanıyor. Böyle bir düzenek kurarsan daha çabuk biteceği kesindir.

pil değil de birden çok lamba bağlayın seri olarak. neticede önemli olan fazladan akım çekmek. 1,5 volt ile çalışacak 10 tane lamba zart diye sömürür pili benden söylemesi.

pillerde c diye bir oran var. piliniz diyelim 2700mah, siz bu pile 2700ma çekecek bir yük bağlarsanız pil 1C oranıyla 1 saatten daha az bir sürede boşalır. Ama bu kadar hızlı deşarj etmek sakıncalı

Ayrıca pilleri bir araya bağlayarak deşarj etmeyin, hepsi aynı anda bitmeyeceği için bazı piller zarar görebilir.

Düzenek olarak ise her pile lamba yerine yüksek güçlü birer direnç bağlayabilirsiniz.

Misal piliniz 1.5V sağlayabiliyor 4.7ohmluk bir direnç bağlarsanız 0.32A=320mA akım akar. 320/2700 =~ 0.1C lik bir oran demektir. Direnci nolur nolmaz 2W al, seramik.

Ama pilin sonuna kadar bitmesini de istemiyoruz, o yüzden dirence seri olarak bir tane de 1N4001 veya 1N4007 diyot bağlamamız gerek. pilin gerilimi 0.7V civarına geldiğinde deşarj işlemi durur bu sayede.

özetle bağlantın şu şekilde :

pil(+) diyot (+) diyot (-) direnç (uç1) direnç (uç2) pil(-)

çizmeye üşendim.

edit : abinin birisi işine yarayabilecek bir araştırma yapmış. Piller ne kadar sürede deşarj oluyor onu gösteriyor.

www.candlepowerforums.com

ni-mh pillerde ni-cd pillerdeki gibi hafıza etkisi yok diye biliyorum.

benim pil şarj cihazımda küçük bir buton var, ona basıyorum (turuncu ışık yanıyor) pili deşarj ediyor pil deşarj olduktan sonra (kırmızı yanıyor) şarj etmeye başlıyor.(dolduktan sonra ışığı yeşile dönüyor) hiç sıkıntıya girmeden bu cihazlardan edinebilirsin.
www.dagbim.com

evet bu direnç ve diyotlu devre istediğimi yapabilir sanırım.
evde delikli plaket olacaktı. diyot ve direnci temin edip yapayım.
teşekkürler.
şöyle tasarladım ben:
img217.imageshack.us

ileride flash için battery pack alacağımdan şarj cihazını değiştirmek istemiyorum.

benim bildiğim vergi dairlerinde bu harç ödemeleri alınıyor.

Nerde olduğunu söylesen? Oraya yakın bir pasaport veren karakolun veznesine yatırırsan olabilir. Tabi yatırırken sormak şart.

ziraat bankası'na yatırılıyor diye biliyorum. pasaport harcı yatırıcam demen yeterli. ayrıca vergi dairesine de yatırabilirsin ama emniyet müdürlüğü ile aynı ilçede olan vergi dairesine yatırmalısın. ama bankalarda böyle bi zorunluluk yok.

ben sarıyer emniyet müdürlüğüne gideceğim. telefon açtım bizim vezne kapandı bankaya yatır dediler.
ben bir ziraat bankasını deniyeyim o zaman yarın..
teşekkürler.

istanbul'daysan

www.iem.gov.tr 'den kesin bilgiye ulaşabilirsin. başka yerlerde de pek değişeceğini sanmam.

geçen hafta pasaportumu uzatmıştım, parayı önüme ilk çıkan o olduğu için vakıfbank'a yatırdım. sanırım bütün bankalar alıyor, içeri dalıp sorun söylerler alıp almadıklarını.

bugün tekrar telefon açtım.. akbank, halkbank ve ziraate yatırabilirsiniz dediler. gittim ziraate yatırdım, yarın görücem anyayı ve konyayı :)

hiç bilmemekle beraber oyunun içindeki çözünürlük ayarlarıyla oynayın derim.oyundan oyuna değişebilir.

Son sürücülerle ve eski sürücülerle sırayla test et derim. Hala sorun devam etmekteyse başka bir PC'ye takıp bir de orda dene. Bilgisayar donanım sorunlarda anahtar farklı donanımlarda denemektir. Böyle bir sebepten garantiye verirsen kabul ederler etmesine ama ürün değişimi yapacaklarını sanmıyorum; "yazılım desteği vaadetmedik" deme ihtimalleri yüksek...

cevaplar için teşekkür ederim. çözünürlüğü düşürünce de oyun kitleniyor ancak daha uzun süre oyunda kalabiliyorum. bir nevi kitlenme süresini uzatmış oluyorum, sonuç olarak yine kitleniyor yani :).

@metal revolution'un dediklerini denemek kaldı tek çare. tekrar teşekkürler.

ben olsam dell alırım.

dell

hacı gözünü sevem sakın ola acer alma, bin pişman olursun... detaya girmiyorum ama şu firmaya para vermeyelim batsın falan fıstık.

hp'de alma sakın.

dell

acer haricindeki herhangi biri.

dell veya hp arasında karar veremedim.
bence ikisi de hoş.

hangisi aklınıza eserse onu alın.

HP nin 6 serisi kesinlikle arıza çıkarıyor. aman dikkat.

bu seçenekler içinde dell gayet iyi ancak ekstra bir tavsiye istersen www.hepsiburada.com adresine bakmanı ve belirttiğin diğer modellerle detaylı olarak karşılaştırmanı öneririm. fiyat/performans olarak çok üstün. (çevre birimleri, ekran kartı, ekran çözünürlüğü gibi özellikleri zaten fark atıyor dell'e)

ben bunun bir düşük modelini aldım: www.hepsiburada.com , 2gb de ram taktım (toplamda 1000ytl'ye mal oldu) ki bu bendeki makinenin bile 1525'ten pek aşağı kalır yanı yok. ayrıca unutma ki lenovo ibm'in mirasını devraldı ve sürekli büyüyen bir şirket, sorun yaşamazsın kolay kolay.

arz ederim. (hasan amca style)

Acer'ın yazdığın modelini bütün yaz kullandım. Özelliklerine bakınca uçması lazımken performans yerlerde sürünüyordu. Windows Aero ve kendi recovery'si yüzündendir dedim kendi lisans kodu ile temiz Windows Vista kurulumu yaptım OEM DVD'den gene de olması gereken performan yakalanamadı. Aynı zamanda Acer'ın bu serisi tam bir tasarım felaketi. "Manda kasa" tabirini sonuna kadar hakediyor. 15,4" ekrana sahip bu Acer ile 17" ekrana sahip bir Toshina laptopu yanyana koyduk ve kasa boyutları aynı idi. Laptopun 4 bir yanını bağlantı noktası ile doldurduklarından kullanırken epey ergenomi sorunu yaşanıyor. Ayrıca yine kasası çok kalın.

Dell ile HP'nin özellikleri birbirine yakın duruyor ama işlemci hızında azıcık ve ekran kartında HP daha önde gözüküyor. HP'nin dv6000 serisinde bazı teknik sorunlar çıktığı doğru ama bana sorarsan şu an Windows laptop piyasasındaki en şekli düzgün laptoplar da o seride. Eğer sağlam bi yerden alacaksan HP derim.

ya eger paranin onemi yok tas gibi bi bilgisayarim olsun diyorsan kesinlikle dell. eger sana hp ya da aceri tavsiye eden olursa bil ki o bilgisayar dan falan anlamiyordur. ama sen biraz da ekonomik olsun diyorsan o zaman hp ile acer arasinda secim yapacaksin. ama pavillion serisinde inanilmaz anakart ariza ile karsilasildigini biliyorum.

son 2-3 senede uretilen hplerin sanirim hepsi problemli, alip da mutlu olan kimse gormedim. bol isiklar, neonlar, parlak ekranlar kullanip cekici olmaya calisiyorlar ama ici bos. acer zaten dogan gorunumlu sahin. dell almani tavsite ederim.

Alet fena degil kendi icinde degerlendirildiginde. Karsilastirma yapilacak olursa ortalama bir alet/fiyat/performans ortaya cikar.

Ne icin kullanacaginizi belirtmemissiniz ama "genel" olarak bakildiginda boyle. Yalniz uzerinde gelen Vista Home Premium ile bir miktar kanser etme riski var.

Henüz yeni piyasa araştırması yapmış biri olarak diyebilirim ki; acil ihtiyacın varsa kaçırma. Zira döviz kurları sağolsun artık iş free os laptop satmaya kadar vardı. Özellikleri gayet uygun duruyor.

service pack yapılmadığında da kabul etmeyebiliyordu hatırladığım kadarıyla.

Format attırdıkları yere tekrar MSN'de kurtturtsunlar, siz bozdunuz yapın kardeşim desinler, biraz çirkeflik yapıp bedavaya getirtsinler.

öneri olarak, acil konuşmak görüşmek istiyorlarsa başka bi programı denesinler o arada. googletalk un da video ses desteği çıkmış ki msnden daha kullanışlı olabiliyor gtalk...

Windows Live Messenger'dan mı bahsediyorsun, MSN Messenger'dan mı? Ayrıca yükleyemiyorlar mıymış, yoksa yüklü messenger'ı açamıyorlar mıymış, veyahut açılan messenger bağlanmıyor muymuş? Kusura bakma bi dolu sorunla karşılaştığım için şimdiye kadar böyle ayrıntı manyağı oldum...

valla dün iki saat uğraştım çıkamadım işin içinden. bağlantı ayarlarıyla ilgili bir sorun diye tahmin ediyorum zira google bilmemkaç milisaniyede açılırken msn ve hotmail bağlantılı siteler açılmıyor. (windows live messenger bu arada açmaya çalıştığım) msn program olarak sorunsuz çalışıyor, ama oturum açılamıyor.

Bazen IE'nin ayarlarda yamulma olunca messneger de etkilenebiliyor. Büyük ihtimalle denemişsindir ama MSN bağlanmayınca "Onar"a tıklarsan bağlanma şansı var. IE ayarı düzeltilemeyecek kada ryamuk bir bilgisayara denk gelmiştim bi keresinde; MSN'e ilk deneyişte bağlanmıyordu ama onar deyince bağlanıyordu.

doc to pdf diye google da ara.. bi sürü program bulursun.

pdf creator adlı programı öneririm.
hatta şu adresten benim de kullandığım versiyonu indirebilirsiniz.

download.chip.eu

bu arada 0.9.6 versiyonu da var nette galiba ama çok farkedeceğini sabmıyorum.
ayrıca sadece word değil her türlü belgeyi pdf'e çevirir. çünkü kendisini bir yazıcı olarak tanıtıyor sisteme ve yazıcıdan çıktı alır gibi pdf dosyası oluşturuyor.

hızır gibi yetişen cevaplarınız için teşekkür ederim.

iyi geceler.

www.download.com
www.download.com

bu 2 programdan herhangi birini kullanabilirsin. ikisinin de yaptığı şey bilgisayarına sanal bir printer yüklemek. yani print edebileceğin her şeyi pdf olarak kaydedebilirsin bunlarla. bu iş için bir sürü program var. ama bence bu ikisi en iyilerinden.

(bkz: OpenOffice.org 3) Sırf Word değil tüm Office dosyalarını PDF'ye çevirebilirsin. Bu yazılımla dosyayı açıyorsun ve yukarıdaki PDF simgesine tıklıyorsun, kaydedeceğin yeri seçip kaydet diyorsun... Bu kadar... :-)

Baba, Alien'ın yaratıcısından bahsediyorsun, ne fiyat biçse hakkıdır, şaşırma... :-) O fiyatların fahiş olmasının sebebi tasarımın tamamının ve de çoğunun lendi imalatı olması.

hakkı, orasına bir şey diyemeyeceğim ama ben onun imalatı olsun demiyorum. zaten ondan gelen bir şeye kalbim dayanmaz. bari küçük yapsa da onları alsam =) şöyle 5-10 cm boyunda falan :D

varsa tanıdığın heykel sanat bölümünde okuyan arkadaşın 20-30 lira ver yapsın sana, bana kalsa ben 20-30'a yapmam ayrı, sallamasyon bir fiyattı o dediğim..

karadeniz'de petrol arıyor türkiye şu an, hatta epey bir rezerv bulmuştu 3 yıl içerisinde alınacaktı sanırım. şirketlerin yabancı olmasının sebebi zaten aramanın çok masraflı olması. o yüzden ortak alıyor tpao, al sen bul çıkart, masrafını karşıla yarısı senin yarısı benim olsun gibilerinden bir hesaplaşmaya gidiliyor.

mevcut kaynaklarla 40 yıl dayanacak petrol rezervi var dünyada duyduğum kadarıyla. e 40 yıl sonra kim öle kim kala, o yüzden otomobil üreten firmaların da bir çekincesi yok, sorun yok şimdilik. ancak az petrol tüketen, hem petrol hem elektrikle çalışan, hibrit araçlar, güneş enerjisiyle çalışan araçlar gibi şeylerin üretimlerinin serileşmesiyle bu sorunun da üstesinden gelinecektir diye düşünüyorum.

Yazın staj yaparken bi Karadeniz petrolü haberinde çalışmıştım. Söylenene göre 2023 yılında Türkiye enerji sektöründe tam bağmsızlığını elde edecekmiş bu petrol sayesinde. Ama 2023'e kim öle kim kala. Aynı zamanda önümüzdeki 10 yılda yeni kaynakların bulunması ile petrolün öneminin azalacağını öngörenler de var. Günümüz Türkiye politikasına bakarsan; "ver ne fiyattan verirsen ver; biz halka her türlü zamlı satıyoz zati" gibisindendir...

bir madenin yada kaynağın çıkarılması karlılığa bağlıdır. yani 100 liralık 100 lt petrol için yapılacak tesis 50-60 ytl tutuyorsa karlı değil diye yapmıyorlar ama not alıyorlar burada 100 lt petrol var diye.

ilerde 100 lt petrol 100 lira değil de 1000 lira olursa ki olacak o zaman tesis masrafları relatif olarak küçük olacaktır.

çok basitce anlatmaya çalıştım.

türkiye'de yatırım yapılacak kadar petrol olup olmadığı bilinmiyor zira o araştırma kuyularını açmıyoruz.

şunun gibi bu durum; torbanın içine elimizi atıyoruz ve üç farklı renkte bilye geliyor. biz ise sadece siyah bilyeleri istiyoruz. işte, 3 topa bakıp torbadaki siyah bilyeler hakkında yorum yapamıyoruz bu sebepten.

bayağı tartışılan bir konu da götümüzün dibindeki ırak'tan petrol çıkarken güneydoğu'da neden petrol çıkmaması. o da şöyle, güneydoğu tektonik olarak çok fazla deforme olmuş jeolojik birimlere sahip, bu sebepten orada petrol oluşsa bile kapanlanamadığından/birikemediğinden kaçıp gidiyor.

velhasılı petrolümüz olabilir de olmayabilir de, henüz bunu söyleyebilecek kadar araştırma yapmadık.

son olarak da sadece suudilerde 18 trilyon dolarlık petrol rezervi var diye biliyorum ben. petrolün bitmesi o kadar çabuk olmayacak gibi görünüyor.

anten bağlarsanız izlersiniz mis gibi. tabi antenin kalitesi önemli görüntü açısından.

bu mudur yani başka bi olay yapmamıza gerek yok diyorsun?

Antenden ziyade koblo tv ile daha iyi sonuç alırsın. Türkiye'nin video standartı PAL'dır. Bu arada TV kartı ile gelen bir PC'de TV izleme programı var mı?

gerek yok budur

aslında antenden başka birşeye gerek yoktur ama metal revolution'ın dediği gibi kablo tv bağlama imkanın varsa daha bi güzel olur. en azından görüntü düzgün olur.

Bide tv yazilimina ihtiyacin var. Genelde cdsinde falan oluyor ya da yuklu gelmistir.

en son versiyonlarinda boyle olmamasi lazim. hangi versiyon? Bir de "hepsine uygula" diye bir secenek var miydi, hatirlamiyorum.

bütün verisyonlarda denedim ama hepsinde aynı.. Hepsine uygula diye bi seçenek yok maalesef, benim sorun ettiğim şeyde bu zaten.. 300 küsür kişiyi tek tek engelliyorum. Buda sorunu çözmüyor..

-Tamamen sallıyorum belki tutar.-
Kendi bilgisayarınıza MSN listesindeki maksimum kişi sayısını arttıran bir program (MSN Plus mesela?) kurdunuz mu? Farklı bilgisayarlarda bu program yoksa fazlalıkları tekrar eklemeye çalışıyor olabilir mi? Bir de sadece blokluyor musunuz, bloklayıp hotmail contacts'tan da silmeyi denediniz mi?

ben internet kafelerden giriyorum ve böyle bir sorunla karşılaşmadım. engellediğim de, sildiğimde ben değiştirmedikçe değişmiyor. seçeneklere baktım ama bu konuda açık bir ayar göremedim.

@dag, yok o da değil. dediğin gibi olsa plus yüklü olan yerde böyle bir sorun yaşamam lazım. hotmail contacts'da da görünmüyor zaten bu kişiler.

yeni bi adres al, eklemek istediklerini ekle ya da mail at eklesinler seni bi zahmet. en azından bi kere uğraşmış olursun.

Ekleme isteği gelmesi ilginçmiş. Windows Live Messenger'da sağ tarafta "kişileri sırala" seçeneğinde "tüm kişileri göster" seçili durumda olursa daha önce sildiğiniz kişilerin e-posta adresleri hala barınmaya devam ediyor. Bu yüzden "tüm kişileri göster"in seçili olmamasına özen göstermek lazım.

@metal revolution; yok o da olmadı.
@miymiymiy; onu yapamam.

sanırım e-mail sayfanda kişiler kısmında olayı düzeltebiliyosun

Aklıma gelen son yapıcı çare Hotmail'i açıp engelleyip sildiğin kişilerin silinip silinmediğini kontrol etmen. Eğer Hotmail'deki adres listesinde o adresler halen durmaktaysa oradan da silersin. Ayrıca Araçlar > Seçenekler > Gizlilik kısmında "Yalnızca İzinli Listemdeki kişiler durumumu görebilir ve bana ileti gönderebilir" seçeneğinin işaretli durumda olmasını sağla.

hotmailden herkesi sildim, messengerden de herkesi sildim. ama yine başka bir bilgisayarda açtığımda engellediğim kişiler geri çıkıyor.

sorun çözüldü sanırım.

oha duyuruyu okudum, cevapları okudum, noluyor ya niye bir kişi de "msn mi kaldı kardeşim, kapatıldı hatta" filan dememiş diye şaşkınlıklar içinde kaldım. vay be sanırım herkes yeniden msn kullanmaya başladı ve ben geri kaldım şeklinde şiforenik düşünceler de oluştu kafamda.
neyse ki en sonunda tarihlere bakmayı akıl ettim.
duyuruyu hortlatana teşekkürler :)

plus kurarsan pencere açanları görebiliyon. eklenti var o şekilde.

xxx pencere açtı diye uyarı çıkıyor. hem bakıyor hem cevap atmıyorsa onun amk.

ben de giremiyorum son birkaç saattir. Sorun siteden kaynaklanıyor heralde.

yok açılmıyor. mailimi kullanmam lazım fıtık oldum. yahoo yapmazdı böyle.

@robin crusoe; ktunnel de mi fayda etmiyor?

evet ktunnel ile açıldı. yalnız ne iş anlamadım. niye ktunnel ile giriyoruz?

dns yi değiştirdim artık giriyorum normal olarak.

tr.mail.yahoo.com 'dan deneseniz?

"millet gizli işler çeviriyor bize söylemiyor" diye engellemiş olabilirler..
ya da çok şikayet maili gönderiyorda olabiliriz..
sırada hotmail var.. sabredin..

horon havasında bişey miydi?

@ukeladümbelek
Doğrusu ben de duymadım. Kardeşim isterim diye tutturdu; Kurtlar Vadisi diye bi dizide çalan Cendere melodisi'nin mix'lenmiş halitmiş. Hatta "tribal remix" imiş... Bilemedim ne...

cezanın kurtlar vadisi ile ilgili bir remix i var?

Teşekkürler ama o da değil sanırım. Galiba bulunmuş, anlayıp ilgilenmediğim tarzda şarkı sormak da acaip oluyormuş. Tekrar teşekkürler...

mininovada tüm bölümleri barındıran bir tracker var, ordan indirmiştim ben. torrentinen

www.avatarchapters.com

bütün sezonlar bütün bölümler hem online stream olarak hem de indirilerek izlenebiliyor.

www.avatarbending.com

Aşağıda sezonlar var. Bir bölüme tıkladığında sağ aşağıda saçma minik bir chat ekranı var; onun sesini kapamayı unutma.

www.animefreak.tv

Burada var. Hızlı ve Türkçe altyazılı.

Doğrudan yardımcı olacak bir cevap olmadığının farkındayım ama biraz önce OpenOffice.org 3'te deneyip tecrübe ettiğim üzere PDF'ye çevrilen dökümanda linkler gayet gözüküyor. Eğer sorunu çözemezsen son çare olarak aklında bulunsun...

hemen deneyeyim bi. tesekkurler

@liptus:
Ne demek, görevimiz...*

(bkz: Carmen)

(bkz: la traviata)
(bkz: the marriage of figaro)

oldu olacak bunları rapidshare linki falan varsa onları da yollayıverin. video falan olursa çok makbule gecer.

(bkz: turandot)

agir operalarla baslamak ilk basta biraz sikabilir sizi.

oncelikli tavsiyem su, dvd olarak veya sahnede izleyeceginiz opera'nin konusunu ve karakterlerini az cok bilin.

ikinci tavsiyem ise, cosmicstring'in dedigi gibi, mozart operalari ile baslangic guzel olabilir. istanbulda iseniz su an, "sihirli flut" kadikoy sureyya operasinda sahnelenmekte operaci arkadslarim ve hocalarim tarafindan. www.idobale.com programina bir goz atin, gunlerini ogrenin. biletler pahali da degil hem.

bununla birlikte 29 kasimda la traviata promiyeri var (promiyere yer kalmamis olsa da, sonraki temsillere gidebilirsiniz, konu cok bilindik, turk filmi gibi : )

hem ist. operasinda "ust yazi" olayi da var, soylenenleri anlamak icin.

Ben opera seven bir insan değilim ama Diana Damrau'nun Queen Of The Night performansını izlerken böğüre böğüre ağlarım.

Şundan başlayarak related'dan part 2-3-4 diye devam et.
www.youtube.com

Opera'nın babalarından başlayın derim;
İhtişam için: Verdi (nabucco)
Acıklı Hikayeler için: Puccini (madama butterfly, la boheme, tosca)
Gülmek eğlenmek kostümle büyülenmek için: Mozart (saraydan kız kaçırma)

favorim; Tosca'dır.

Operet tercih etmek isterseniz de dekorlarına "bayıldığım", konusunu şeker bulduğum Ermanno Wolf-Ferrari'nin Susanna'nın Sırrını tercih edin derim:) her anı fotoğraflık.

(Antonin Dvorak) Rusalka var şahane, izleme şerefine erişemedim henüz ama aryalar muhteşem, özellikle de "song to the moon".

tamamen güvenilmez bir bilgi olarak şunu belirteyim, gürcistan - rusya savaşı sırasında gürcistan'da bir demiryolu köprüsü bombalanmıştı. gidilemeyebilir bence şu aralar.

Elbet savaş öncesi gidiliyordur ama şu an bulaşmanı önermem. Zira her türlü savaş yerinde olduğu gibi orada da soyguncular kol geziyor. O yüzden paraya kıyıp uçakla gitmeni öneririm.

teşekkür ederim umarım aynıdır bu işlemler ..

Arkadaşın bilgisyarı içindi bu sordum kendisine ancak böyle bir menü yok diyor.aynı değil sanırım.

Bilgisayar açılırken F8 ya da F11'e basarak oraya erişebilmesi lazım. Bi dolu HP Pavilion serisi PC kullanmış biri olarak diyebilirim ki eğer HP'nin kendi DVD izleme programı olan QuickPlay'i kullanmayı planlamıyorsan uğraşma o recovery kit'lerle. Zira gerek programlar fuzuli gerekse sürücüler eski. En güzeli OEM bir Windows bulup lisans anahtarı olarak da dizüstü bilgisayarın altındaki Windows lisansını girmek. Sürücüler nasılsa HP'nin sitesinde var. Hatta buyur:
Türkçe: h10025.www1.hp.com
İngilizce: h10025.www1.hp.com

baslat>help and support>recovery manager

isletim sistemi vista mi?

Eğer XP ise bazı anakartların ses sürücüsünün işleyebilmesi için Microsoft'un yayınladığı bir güncelleştirme gerekiyor. İstersen anakartın yayınlayıcısının sitesini bir kontrol et veya Microsoft Update'e gir Windows'un lisanslıysa.

trendeki kondüktöre aradaki fiyat farkını ödeyeceksiniz.

Şöyle ki; gayet öğrenci kimliğini istiyor, öğrenci tipin olsun olmasın göstereceksin. Eğer yoksa fark ödeyeceğini söylüyor ve dönüşte alacağım diyor. Kontrol ede ede devam ediyor. O sırada uyku numarası çekersen geri dönüşte seni pas geçebiliyor. En azından bize öyle rast geldi. Yanımda taşıdığım hayvan kaybettiği öğrenci kartının yenisini 3 yıldır çıkarmıyor. Artık tipimize mi acıdı da kıyak geçti, yoksa uyuyakalınca pas mı geçti bilmiyoruz o farkı ödemeden tamam ettik yolculuğu... :-)

en iyisi dönüş biletini alamazsam binmeden önce gişeye gidip tam bilete çıkarttırayım bunu. zira sadece farkını alıyorsa kaybedeceğim ne var? her seferinde öğrenci alırım, yakalanınca tamamlarım. bi zararım olmaz. bi cezası olmalı, ki varmış. farkı alıyor, bir de o kadar daha alıyormuş (yani farkın iki katı). sitesinde okudum şimdi.

dönüş alırsam zaten öğrenci indirimi = gidiş dönüş indirimi olduğundan kondüktör kabul eder herhalde. eşşek değil ya.

Bu öğrenci kimliği sorma işini TCDD kadar sıkı tutan bir kurum daha yok. Çatır çatır ödersiniz.

o kadar tren yolculuğu yaptım ama bir kere bile şöyle yumuşak yüzlü, halden anlar bir bilet kontrolcüsü görmedim. hepsi seçmece kıl onların. herşeyi noktasından virgülüne kadar kitabında ne yazıyorsa ona göre yapıyorlar. türk olduklarından şüpheliyim.

Ben yurtdisindayim ve bulundugum, yasadigim yerlerde Tren ve Otobüsler bilet kontrolünü sürekli yapmazlar. Keyiflerine göre düzensiz kontrol ekipleri vardir. Ve kontrollerde nadiren biletsizler cikar.

Neden bizim ülkemizde böyle güzel karsilikli ITIMAT duygusu yok diyordum?

Sizin gibi örneklerle bunu daha iyi anliyorum.Aleni olarak sahtekarlik yapmaya yelteniyorsun ve care ariyorsun.

Insanda azicik ar olur. Ben parasiz kaldigimda kilometrelerde yürüdügümü bilirim.


Bu ne yüzsüzlüktür? Diger para verenler enayi de bir tek sen mi akillisin? Diger para verenler zengin bir tek sen mi fakirsin?

yazik!

sitesinde iki kat ceza filan yazıyor olabilir ama o cezayı uygulamıyorlar. başıma hiç gelmedi öğrenci kimliğim var çok şükür ancak bir çok kez şahit oldum. kimlik var mı? yok. o zaman aradaki farkı alayım diyor ve anında tahsil ediyor. dönüşte alayım diyen görmedim o bir istisna olsa gerek. (yanında para üstü verecek bozuk yoktur vs..) ama istisnasız bilet kontrolü vardır ve sadece aradaki farkı alır.

bu arada yurtdışında kontrol yokmuş aklımızda bulunsun gidersek boşuna bilet almayalım. :)

@tekne: ya okumaya üşeniyorsunuz, yan anlayışınız kıt. benim de bütün endişem sizin gibi anlayışı kıt olan bir kondüktörle karşılaşmaktı, çok şükür kondüktör zeki çıktı, ben anlatmadan anladı demek istediğimi.

bunu da okumaya üşenmezseniz, size tekrar anlatacağım. belki o ar duygusu sizde varsa yazdıklarınızdan utanırsınız.

tren biletinde tek bir tane indirim var. o da %20. öğrenci iseniz %20 indirimli alıyorsunuz. gidiş dönüş alırsanız da %20 indirimli alıyorsunuz. hem öğrenci, hem gidiş dönüş bile olsa iki kere %20 olmuyor, yine bir tane %20 oluyor. ister öğrenci diye yaptır, ister gidiş dönüş diye yaptır.

gidiş dönüş diye bilet alırsanız size 2 tane bilet satıyorlar gidiş ve dönüş olmak üzere. lakin benim dönüş tarihimde trende yer olmadığı için ve de açık bilet almak istemediğim için (zira dönüş trenine yer bulamazsam otobüsle döneceğim ve açık bileti sittin sene kullanamayacağım) tek gidiş bileti aldım. onu da öğrenci diye aldım ve %20 indirim yaptırttım. sonradan da dönüş için yer açıldı, dönüş biletini de aldım, onu da öğrenci diye alıp %20 indirim yaptırttım. bakınız ilkokul düzeyinde bir hesaplama yapalım:

tek gidiş bilet 25 lira. %20 öğrenci indirimli 20 lira. tek dönüş bilet 25 lira, % 20 öğrenci indirimli bilet 20 lira. sonuç: cebimden çıkan 20 + 20 = 40 lira.

aynı anda alsaydım gidiş dönüş bileti 25 x 2 = 50 lira. gidiş dönüş indirimi %20. sonuç: cebimden çıkan 40 lira. aa hayret, yukarıdakiyle aynı fiyat! görüyorsunuz ya farkı yok.

"kondüktör öğrenci kimliği sorar mı, sormazsa mesele yok. sorar da şu açıklamayı yaparsam ve o da sizin gibi anlamazsa yok yere ceza öder miyim, yoksa kondüktörler şu açıklamayı anlayabilecek kapasitede midir?" diye sormuştum.

benim vicdanım rahat. umarım açıklayıcı olabilmişimdir, umarım buraya kadar okumaya üşenmemişsinizdir.

Bence yine de yaptığınız yanlış.
Sonuçta gidiş-dönüş indirimi adı üstünde gidişi ve dönüşü trenle yapacak kişiler için, yani trenle dönüşü cazip kılmak için yapılan bir indirim.
Siz "dönüşte belki istediğim güne yer olmaz o zaman otobüsle giderim" diyorsanız mantıken gidiş-dönüş indirimini almamanız gerekirdi.

arada usb uzatma kablosu veya usb hub varsa çıkarın direk kasaya takın.

Taşınabilir HDD'nin sürücüsünü netten indirip o PC'ye CD'ye çekip aktarabilirsin. Ayrıca şu an kullancığım harici HDD de firmware güncellemesi öncesi FireWire'da benzer sorun çıkarabiliyodu. Güncelleyince geçti ama dikkatli yapılması gereken iş, uyarayım.

şimdi bu diskin vistadaki sürücülerini alıp xp de aynı yere koysam olurmu?

bilgisayarını internet ile tanıstır ama xp sp3 indirme... sp2 ile yetin.

Arçelik bu işi yapıyor ama fiyatlar uçuk olabilir. Ve tavsiye etmiyorum.

Hazır yapılmışı var; monster pc.
www.fokusbilgisayar.com
İstediğin zaman OS Free gelip sana Windows'u dayatmaması da başka bir avantaj.

@metal revolation ucuz olsun diye dedik ama n'aptın sen hacım 4400 diyor bu :) 4400 liram olsa 4400 takla atarım. Gerçi 2 milyon dolarım var ama o zor günler için ahaha :))

İlk çıktığı zamanlar güzeldi bunların fiyatları, akabinde peynir ekmek gibi tükendi zati. Donanım özelliklerine bakarsan herhangi bir marka PC'nin daha bunları çıkarmasına "en az" 1 yıl olduğunu farkedersin... ;-) Ama gerçekten toplama laptop'u ben de pek önermiyorum, sürücü seçeneği azlığına bi de garantisizlik eklenince kişi pişman olabilir. Ben daha Apple'lar dahil olmak üzere garanti süresi olan 2 senelik zaman diliminde servisin kapısından içeri girmemiş laptop'a rastlamadım... :-)

tarih dergilerine bakınız. özellikle toplumsal tarih.

Devrimci eskileri ile konuşup ikna etmen lazım, mesela ben pederimi ikna edemem... :-)

frekans ayarından olacağını sanmıyorum. sorunu daha spesifik anlatabilir misin? hangi işletim sistemi (örn: win xp sp2), donanım sürücülerinde eksik var mı, hata mesajı nedir vs.?

O oyun sistemi çok kasan bir oyun değil. Ekran kartının en güncel sürücüsünü yüklediğine emin ol, bi de üzerine Microsoft Update'i tara. Laptop'un iyi havalandığına emin ol, yani yatakta falan oynama, masaüstünde kullan. (O oyun adamı yatak başında oynayacak kadar bağımlısı yapabiliyor, kardeşimden biliyorum.) Oyunda gölgeleri kapayıp görüntü kali,tesini de 16 bit'e getirmeyi dene.

Marka veya model veremeyecem ama alırken Windows 98'den Windows Vista 64bit'e kadar tüm Windows sürümleri ile Mac OS X desteklediğine emin olun. Bizim de HP yazıcı bozulmuştu, onca marka ve model arasında bocaladıktan sonra HP'nin yeni modellerinin bile ihtiyacımızı karşılamadığını farkedip yazıcıyı tamir ettirme yoluna gitmiştik... :-)

Hangi işletim sistemini yükledin? Eğer lisanslı Windows yüklediysen Microsoft Update'e bi bak istersen. Sürücüsü yüklenmemiş veya devre dışı bırakılmış donanımların da sürücülerini gösterdiğine şahit olmuşluğum var.

kargosu zaten 5ytl ye geliyor=) istanbul içi bulmam lazım teşekkürler

yahu ab king'i alacaktım sizden sonra unuttum gitti, bunu isterseniz halledebilirim..

İnternet cafe?

erostrada yla anlaştık. mail atıp yardım talebinde bulunan arkadaşlara da çok teşekkürler.

evet vista'da genel olarak yok o tus. ben ekleme yolunu filan cok aradim ama bulamadim.

ama boylesi daha iyi oldu bence. cunku adres cubugundan geri gitmek istediginiz klasor adinin üstüne tiklayarak daha hizli hareket imkani gelmis.

adres çubuğunda bir önceki dosya ismine tıklarsan yukarı gitmiş olursun.
sil kopyala tuşları da düzenle nin içinde.denemedim ama yerlerini değiştirebileceğini sanmıyorum

adres satırında klasörün ismi uzun olunca, klasörler arası geçiş olmuyor, tam ekran falan yapmak gerikiyor. ordaki işarete tıklayınca normal adres çubuğu oluyor, yani / işaretleriyle ayrılmış şekilde

zor oluyor. resim ekledim, orda yok mesela klasörler arası geçiş

ama evet klasör ismine tek tıklamayla atlamak cok güzel.

sil kopyala, tuş şeklinde olsun, yani aşağıdan bi dosyayı seçeyim, yukardan da sile tıklayayım, menüye girmeden. o olmuyor mu

Adres çubuğunda her dosya adı arasında bir ok işareti var. O oka tıklandığında üst dizini gösteren bir liste gelir. O listeden istediğin üst klasöre tıklayarak yapabilirsin bunu. Ama 100'lerce GB'lık ve binlerce klasörlük müzik arşivlerinde o tuşun olmaması gerçekten cehennem azabı yaşatıyor gerçekten. Yok mudur buna bir add-on yazabilecek olan babayiğit?...

ben de merak ediyorum bunu. insan normal fareyi rahat rahat kullanmak varken neden ufacık şey ile parmaklarını kasar ki?

benim için tam tersi. O koca fareyi kullanmak bi derttir. o minyon fare ile çok rahat ediyorum. ÖZellikle microsoft marka farelerle.

ufak fareleri büyük farelerden çok çok daha rahat buluyorum. bilek bir yerde sabit parmaklar ile kolayca hareket edebiliyorum ki bu bence çok şık bir olay. tşk.

ben uzun yıllar "normal" tabir edeceğimiz boyutta fareler kullandım. daha sonra laptop alınca gördüm ki harbiden zor bu normal fareleri taşıması yahu. neyse gittim a4tech'in süper bi modelini aldım. öyle mikro düzeyde küçük değil, ama küçük yine de. şimdi mutlu mesut yaşıyoruz kendisiyle, internet kafeye gitmem gerekti mi zorluk çekiyorum o "normal" farelerle. elim de baya büyüktür diyebilirim. ama alıştım bi kere. ha şunu da söylemeden geçemeyeceğim, bazı laptop fareleri cidden çok küçük oluyo, ben de akıl erdirebilmiş değilim. kızlar için felan heralde daha çok:)

daha kolay taşınıyor masada fazla yer işgal etmiyor kablosuzsa tadından yenmiyor
www.hepsiburada.com
bende böyle bişey var aşırı memnunum yani laptop için
desktopta ise a4 tech x7 gaming var

laptop u temel amaci, yani mobilite icin kullaniyorsunuz, cantanizda ve uygunsuz calisma ortamlarinda cok yer kaplamadigi icin tercih edilir..

Taşınabilir bilgisayarı gerçekten taşımak isteyenlerin tercihidir çünkü. Laftan da anlaşılacağı gibi çanta yerine kılıf kullanıp adaptör bile taşımak istemeyenler için masaüstü farenin nereye sokulacağını bulmak büyük bir sorun. Ayrıca genel kanının aksine çok büyük farelerde ergenomi sorunu olabiliyor; orta ve işaret parmaklarının arası fazla açıldığından kullanım sonrası elde ağrı yaşanabiliyor. Dolar fırlamadan önce şöyle bir şeyler almıştım ve şu an epey memnunum...
www.hepsiburada.com

eski farelerin normal olduğunu kim söyledi, bence şimdiki laptop fareleri el anatomisine daha uyumlu. Donanımcılar sonunda uygun boyutu buldu kanımca, bi de şu var benim elim küçük kardeşim:D

iki bilgisayarda da aynı kullanıcı isimleri/şifreleri olması lazım.

ayrıca xp'ye yüklenecek bir update var (optional), bunu aratuıp yüklerseniz knowledge base'den işinize yarayabilir.

bir de eski duyuru'ları arayın, bunun gibi 3 duruma cevap verildiğini ve sonuca ulaşıldığını hatırlıyorum

Vista'daki ağ paylaşım merkezindeki tüm seçenekleri açık duruma getirip bir tek şifre korumasını kapatın. XP'de ağ bağlantılarına gelip "ev veya işyeri ağı kur"dan ağı kurun. her 2 pc'ye de aynı çalışma grubu adı verdiğinize emin olun. Bu şekilde paylaşıma açık klasörleri aktarabilirsiniz.

WD'lerin firmware'leri bir ilginç oluyor ve genelde güncel firmware'i yüklenince sorunları yokoluyor. WD'nin sitesinde son firmware'ini ara istersen. Bu yolladığım linkte her ne kadar firmware görünmese de firmware'i onardığını söyleyen "diagnostic" var. Ayrıca WD HDD'ler "WD Button Manager" ile daha stabil çalışıyorlar. Onu yüklemeni şahsen öneririm. Ama peşinen uyarıyorum; bütün bunları yüklemeden önce "mutlaka" YEDEK AL!
support.wdc.com

HP'de sürücü konusunda inanılmaz kıllıklar yapabilen bir firma. Verdiğim linkte en güncel sürücüler var. Sen bildiğin gibi Windows Vista'yı seçeceksin. Ama 64-bit olmayanı.
h10025.www1.hp.com

Bu yüklemeler de bi işe yaramazsa sana önereceğim en kestirme çözüm 10-15 $'a PC'ye bir PCI USB kartı alıp takman. Çakışan öğelerden birini ona bağlarsın. Bu kesin çözüm olur diye düşünüyorum.

Anakartı söylemişsin ama bunun toplama bir PC olup olmadığını söylememişsin. Zira söylediğin anakart HP'nin kendi masaüstü PC'lerinde var ve HP'nin sitesinde gördüğüm kadarıyla onlar için Vista Ultimate sürücüsü yok. Eğer toplama PC değilse PC'nin modelini versen daha iyi olur.

bilgisayarın modeli de HP D530 CMT (Covertible MiniTower). İşin ilginci iki cihaz da son sürüm ve anakartın üzerindeki girişlere bağlı. usb çoklayıcı yok yani eğer kastınız oysa.

Çok ilginç. Çünkü dediğin modelin gerçekten de Windows Vista Ultimate 32 bit sürücüsü yok. Sen Ultimate'i sonradan yüklemediğine emin misin?
h20000.www2.hp.com
h20000.www2.hp.com
Benim dediğim PCI USB kartı şöyle bir şey: www.arcocomputers.com Demeye çalıştığım şey, eğer anakartta bi çakışma var ise bu ayrı bir kart olduğundan çözüm olabilir. Zaten piyasada 10 - 15 $'a satılıyor...

hp printerları biraz mal, az güç çekiyor olabilir..bende de oluyor bazen..

açıkcsı home editon a olan bir driverın ultimate a olmaması çok saçma geliyor. ben bilgisayara bir takım upgradeler yaptım bir kaç önce önce. normal windows xp yüklüydü ancak daha sonra vistaya geçeyim artık dedim. netice bu :)

bu çakışma durumu diğer aygıtlar için söz konusu değil mouse olsun, usb stick olsun patır patır çalışıyor. bir tek hp1020 ile.

Dediğim gibi, ilginç bir durum. İstersen önce başka bir PC'de dene, sorun olmazsa senin PC'de bir sorun var demektir. HP'nin pazarlama stratejisi dolayısıyla bazı modellere bazı sürücülere çıkarmıyor hatta kendi sitesindeki bazı sürücüleri kaldırıyor. Hatta HP LaserJet 1018'in Windows 98 halihazırda çalışır durumda olan sürücüsünü tuttu kaldırdı sitesinden... PCI USB kart bana çözüm olabilir gibi duruyor ama yine de emin değilim...

toshiba süperdir canavardır. a300ler de gayet iyi görünüyor ama o civara dell xps var bir tane onu da incelesen fena olmaz. keza xps'lerin tasarımı dehşetengiz geliyor bana.

O küçük dükkan aldığın PC'ye fatura kesiyorsa ve garanti belgesini doldurup mührü imzayı basıyorsa büyük yerden almayla arada bir fark yok. Çünkü bi sorun çıktığında direk yetkili teknik servise yolluyor PC'yi. Toshibalar iyidir ama elinden bi dolu taşınabilir bilgisayar geçmiş biri olarak diyebilirim ki beraberinde en fazla gereksiz ıvır zıvır programla gelen bilgisayarlar da onlar. O yüzdenyüksek performans istiyorsan o gereksiz programlardan PC'yi ilk açtığından kurtul. Bi de elime bi kaç tane Windows Vista Home Basic yüklü Toshiba geçmişti; oyun oynamayı planlıyorsan Windows Vista Home Premium olmasına dikkat et sistemin.

Windows Vista Home Premium zaten. Yalnız dolar yine fırladı. fiyatlar yine arttı.

Evet o acı oldu. Mecbur bekleyeceksin. Bu fiyatla bir şey almanın mantığı yok...

dolar düştü sonunda ama bundan sonra ki durum nedir biraz daha bekliyeyim mi? Yoksa hemen alayım mı?

Şayet kurumsal kimliğe örnek veren bir şirketse zaten belli bir portfolio içinde ren kalıp ve kullanımlarının çizelgesi vardır. Yani şu şu şu mekanda şu renler kullanılır, belli renklerin kullanımı yasaktır veya belli bouytun altında logo kullanılmamalıdır gibi. Verdiğin örnek biraz basit olmuş. Mesela Microsoft kolay kolay kara bir zemin üzerine kırmızı Microsoft logosu koymaz işletim sistemi ve office reklamlarında...

renkler kurumsal kimliğin bir önemli parçasıdır diye düşünüyorum. en az form kadar renkler de önemli.

Hayır caiz değildir. Logo sizin görsel bir simgenizdir ve marka elemanlarınızın en önemlilerindendir. Bir marka elemanı kullanmanızın nedeni, insanların zihnine sadece sözlerle değil görsel olarak da kazınmak istemenizdir. Dolayısıyla tutarlılık ve süreklilik önemlidir, logo rengini farklı farklı kullanmak, her olay için farklı bir slogan kullanmaktan farklı değildir.

Bir logonun siyah üzerine beyaz, beyaz üzerine siyah gibi geçişleri olabilir ama bunun haricinde koyu yeşil üzerine açık yeşil, turuncu üzerine sarı gibi farklı renklerde kullanımları olmamalı.

@mrtksn sormak istediğim tam olarak buydu. yani renklerde her hangi bir özellik yoksa şirketi logonun rengi değil de tamamen şekli tanımlıyorsa ve tek renkse değişebilir mi?

O örnekte gösterilerini Adidas yapar, çünkü Adidas. Onun logosunun şekil olarak tanınırlığı rengin ötesindedir. Nike da yapar. Ama bir Garanti, yapmaz misal.

Farkındalığı o kadar yüksek bir marka değilseniz önermem ben şahsen.

nasıl ki türk bayrağının üzerindeki kırmızı beyaz başka renklerle değiştirildiğinde anlatım zarar görüyorsa kurumsal logolar için de aynı şey geçerli.

İkinizden birinde veya ikinizde de automatic updates'in Windows Vista'ya yolladığı "Office Orjinal Ürün Avantaj Bildirimi"* yüklü anlaşılan. O güncellemeyi bir daha gösterme diyerek aşılabiliyordu sorun. Ama göründüğü üzere size yüklenmiş ve benim bildiğim kadarıya ondan kurtulmanın bir yolu yok veya çok uzun. Daha düşük bir sürümlü bir Microsoft Office kursan aynı sorunla karşılaşıp karşılaşmayacağını bilmiyorum ama aynı güncelleştirmeyi Office 2003 için de yollamıştı. OpenOffice.org 3'ü denesen?... :-)

Teşekkürler anladığım bendeki "Office Genuine Advantage" sorunu. Bunu nasıl aşacağımı sorayım o zaman sorayım bilenlere? (assert h'in ilgili başlıkta kolayca halledilebileceğine dair bir entry'si var ama Sözlük üzerinden ulaşılamıyor kendisine.)

Ya da eski sürüm MS Office'le aynı sorunu yaşamayacağımı bilsem çakma bir tane aramaya başlayacağım.

daha sonra tekrar dene, bazen kesinti oluyor hata veriyor

(git: 30996)
disariya kapaliymis, tekrarliyayim:

bende guncellestirmeleri indirdikten sonra kuruyormus gibi ilerliyor sonunda yuklenemedi diyordu. ayni seyse su sayfadakileri yapmistim diye hatirliyorum:

forums.microsoft.com

Otomatik güncellemeleri kapayıp 1 gün kullanmanın ardından açıp denesen. Zaten SP3 yüklü imiş, yani PC'nin kritik güncellemelerinin hepsi yapılmış durumda. Bi de Windows Update yerine Microsoft Update'i denesen.

ainothia nın nun nin artık nasıl okunursa-, yaptım oldu! teşekkürler...
yaptığım şudur:

I just did a bit of searching and found a fix that worked like a charm. Turns out the problem occurred because I needed to re-install my Windows Update Agent. Hopefully this fix will be helpful to you folks.
1) First, I created a folder in my C:\ drive called 'WUAGENT'. Its address was:
C:\WUAGENT
I used this directory to store the Windows Update Agent file (see next step).
2) I went to the link below, and downloaded 'WindowsUpdateAgent30-x86.exe' to my C:\WUAGENT directory:
download.windowsupdate.com
3) I opened the Command Prompt and forced a re-install of the Windows Update Agent with the following command:
C:\WUAGENT\WindowsUpdateAgent30-x86.exe /wuforce
4) The re-install worked fine, and after that Windows Update worked perfectly.

hiç güvenli kaldır yapmadım şu ana kadar. 2 yıllık external harddiske de daha hiçbir şey olmadı.

hard diske ait klasörler açıkken o uyarıyı benim WD'de de veriyor. kapıyorum klasörleri, güvenle kalkıyor.

şu anda firefox dışında hiçbir şey açık değil. yine de aynı hata.

autorun.inf diye bi dosya var içinde,gizli oldugundan gorunmuyordur. onu silersen duzelir.içinevirus ya da trojan bissiler girmıs muhtemelen.

geri dönüşüm kutunuzun mevzubahis sürücüyü izlemesine engel olun.

windows oturumunu kapatıp tekrar açın. sorun düzelecektir.

güvenle kaldır diyorum, sonlanamadı diyorsa çekiyorum usb yi, benden günah gitti görevimi yaptım diyorum

ama hassas kullanıcıysanız, sonlandırmadan çıkarmam diyorsanız, oturumu ya da bilgisayarı kapatın, sonra cıkarın

Donanım Yöneticisi'nden ilgili harici diske çift tıklayın.
Çıkan pencerede Policies sekmesinden, Optimize For Quick Removal'ı (?hızlı çıkartma için optimize et?) seçerseniz, o diski güvenle kaldıra gerek olmadan çıkartıp takabilirsiniz. Ama tabii ki bir dosya yazarken bu işi yapmayın.
Kolay gelsin.

NOT:
Bu seçenek o disk için write cache'i (yazma önbelleği?) devreden çıkartacaktır. Yani o diske çok sık yazma yapıyorsanız minik bir performans düşüşü yaşayabilirsiniz. Ancak external diskler genelde veri deposu olarak kullanıldığından bu pek de önemli bir durum teşkil etmeyecektir.

teşekkür ederim ;)

Bilgisayarım'a sağ tıklayın > özellikler > sistem geri yükleme gibisinden bir sekme olması lazım. harici sabit sürücünde o özelliği kapa ki hem gereksiz kullanmasın hem de yer kaplamasın.

Bi de ben şu an kullandığın WD harici HDD'de aynı sorunu bir yıla yakın bir zaman yaşamıştım. Firmware'ini yükleyince düzeldi. Senin HDD'nin güncel firmware'i var mı onu kontrol et sitesinden. Ama firmware yüklerken dikkatli ol, hatta sözlükteki o başlıktaki yazıları oku.

hacı sen yine de tarama yaptır bide combofix kullan;-)

1 şişe şaraptan bir şey olmaz 1 şişe daha için.

bilinç kontrolünü yitirmek için de baya bir içmeniz lazım.bu konuda tekilayı öneririm.

sarhoş olmak bilincin ve bedenin kontrolünü yitimek değildir tabi ki. ayrıca yitirmeyin kontrolünüzü, bulduğunuzda eskisi gibi olmayabilir çünkü. en iyisi herşeyi tadında bırakmak.

iyi güzel demişsiniz de, 3 bira içtikten sonra midem bulanıyor. aynı şey şu an için de geçerli. su dahi içmek istemiyorum. bu bir problem midir?

insanimsi, eger istersen bu konuda biraz sohbet edebiliriz. pokercihocaefendi[at]gmail[nokta]com a email at.

Sarhoş olup olmadığınızı siz kendi kendinize biraz zor anlarsınız, yani size göre bilinciniz hep açıktır zaten :) (bkz: ben sarhoş değilim)

Bilincinizin durumu için etrafınızda ayık birileri olsun ki size bilgi versin...

crown ın söylediğine ek olarak: zaten 2 şişeyi de tek başınıza içmeyin bi zahmet. bilincinizi kaybetmek istiyorsanız yanınızda birileri olsun bari....

(bkz: tequilaboom)

ya want2die'ın dediği gibi geceyi hatırlamama durumunu istiyorum ben. mesela şimdi gece ne yaptım ne ettim hepsi bir bir aklımda. her anımda da ne yaptığımı niye yaptığımı biliyordum.
bir de tequilaboom deneyeyim bakalım.

şarap veyahut birayla sarhoş olmaya çalışmak kendinize işkence etmektir.
sarhoşluğa giden yolda bir iki genel parametre vardır,
birincisi vücut kütleniz, ne kadar fazla o kadar zor,
ikincisi, haliyle alkol miktarı
üçüncüsü, bu alkol miktarının ne kadarlık bir zaman diliminde metabolize olduğu.
şimdi tarifimize geçelim,
hızlı metabolize olması için boş mide alıyoruz.
sonra, almak istediğimiz esas bileşen alkol olduğundan, bunun konsantre bulunduğu bir içecek seçerek mesanemizi ve midemizi zitmiyoruz. (ha alkolle başka şeyleri zitiyoruz o ayrı)
içecek olarak %40ın altına düşmeyin. örn : tekila, vodka, viski, rakı.
bunları birşeylerle karıştırmıyoruz.
şimdi en önemli kısmı, her ne karışım hazırladıysak çok hızlı içiyoruz.
bu ilk seferde zor gelen şey olacaktır zaten. o yüzden hedefler koyarak kapasitemizi bulabiliriz.
mesela ilk hedefiniz çeyrek şişe (70likin) vodka shotlamak olabilir. içimi kolay vodka olarak gilbey's öneririm. (bir de allah için, sarhoş olmak için içiyorsanız güzel bir içkiyi heba etmeyin, ortakarar içilebilir ucuz bir varyantını alın, günah.)
shotlamak da şart değil aslında, ama yudum sayısı arttıkça içmek zorlaşabilir. takriben yarım şişeyi tükettiğinizde zaten kendinizle veya tanrıyla konuşmaya başlarsınız. daha da ileri gitmek de sizin tasarrufunuzda.
alkol komasına girmek için 2 büyüğü bu şekilde hızlıca bitirmek kafidir normal koşullarda. haliyle bunu göz önünde bulundurup, kendinize zararı modere tutmaya çalışın.
ÖNEMLİ : bu yazı sadece bilgilendirme amaçlıdır ve doğacak herhangi bir zarar okuyucunun sorumluluğundadır.

1 şişe şarap içip neden sarhoş olamıyorum diye düşünmek gün içinde sadece 1 dilim ekmek yiyip neden kilo alamıyorum diye hayıflanan insanları hatırlatan bir eylem

sarhoş olmak kontrolü yitirmek değildir aslında, kontrolü başkalarına bırakabilmenin güzelliğini fark etmektir. (kontrol delisi insanlar içn konuşuyorum, bunu böyle sorduğunuza göre sizin de böyle olduğunuz intibası uyandı nedense)
bu yüzden içki arkadaşlarla, sevgiliyle vs birlikte içilir. biri düşer, biri tutar. sonra tam tersi olur falan. bilincini yitirdiğin anlar genelde uykuya yenik düşme, daha doğrusu sızma dakikalarına tekabül eder. gerçi evet bi şekilde yürüyüp, üstünü falan çıkarabilecekken bunları hatırlamıyor olabilirsin ama bu uzak bi ihtimal. genelde bilincin kapandığında sızarsın.
bilincin kontrolünü yitirmekse sanırım düşüncelerinin farkında olmadığın yerlere gitmesi, konuşmada rahatlama vs gibi şeyleri sağlayan durum. bu da o kadar zor değil aslında. "geceyi hatırlamama"nın garantisini veremem.
tekila bu konuda bir numaradır. lhun'un anlattığını söyleyecektim bende direk, ne kadar içtiğin kadar önemli olan bunu ne kadar sürede içtiğin. ve ek olarak nerde içtiğin de çok önemli.
mümkünse yüksek müzik olan bi yere, yanında insanlarla birlikte git. bu iş için ayıracağın bir miktar paranın olduğunu varsayıyorum, zira dışarda tekila diğer içkilerden pahalı.olanağın varsa şişe açtır, kalanını götürebilirsin :)
neyse tekilaya başla, şahsi tavsiyem tuz-limon-tekila'dır sırasıyla. bir buçuk saatte 10-13 shot falan içersen hem beden kontrolünü hem bilinç kontolünü kaybedebilirsin. bu arada eğer seviyorsan dans etmeni, hiç olmadı ritmle birlikte sallanmanı önericiim, tekilayı oturarak içersen pek bişey anlamazsın, kalktığında dünyan şaşar kusarsın falan hiç gerek yok böyle şeylere. yok ayakta duramam dersen arada, 10 dakikada bir falan kalk en azından. sarhoş olmak için bu iyi bir yöntemdir.
ayrıca, içtiğiniz şeylerin midede yarattığı problemler içki kültürünün ve geçmişinin gelişmiş olmamasından öte anlamlar içerebileceğine dikkatinizi çekerim. tekila, rakı, vodkanın dibini görmeden kalkmayan biri olarak ben, şarap içemem mesela. gastrit, ülser vs gibi mide problemleri mayalı içkileri kabul etmiyor. bu yüzden şarap ve birayla kendinizi zorlamanın manası olmayacağı gibi, farklı problemler yaratabileceğini de belirteyim dedim. ayrıca rakının bu anlamda ilaç niyetine içilebileceğini de söylemeden geçemiyciğim.

Tek başına, evinde ve oturarak içiyorsan sarhoş olman daha uzun zaman olur. Çünkü konuşmadığından ve hareket etmediğinden alkolün kana karışma süresi uzar. Dikkatini çekti mi bilmem ama tekelle aynı kalitede bira satan yerlerde evde içilenden daha az içmene rağmen daha hızlı çarpar. Bir şişe cumartesi ile sarhoş olman biraz zor.

Sarhoş olmak ne dersen, değişir. Şöyle ki içer içer içersin ama gayet bilincin açıktır. Doğru dürüst yürüyebilmektesindir, sallanmamaktasındır. Ama ağzından normalde etmeyeceğin laflar çıkabilir hatta normalde asla aramak istemeyeceğin birine gecenin köründe mesaj çekebilirsin. Ardından da evine gidip bir şey olammış gibi mışıl mışıl olursun. Sabah kalktığında ise ne bok yedim de attım o mesajı dersin. Bu durumda beden kontrolün yerinde ama bilinç değilmiş demek ki. Sarhoş deyip dememek sana kalmış.

Öbür türlüsünde de kusup duran ama yeni içkiyi reddedip evine gitmek isteyen bir örnek koyalım. Görünüşe göre daha sarhoş ama aklı yerinde. Anlayacağın vücut ve akıl sarhoşluğu biraz birbirinden ayrı. Yok ben her türlü kafayı güzel edecem diyosan şarapla uğraşma aç bi 70'lik rakı; illa ki güzel olursun. :-)

Ha bu arada madem şaraba başladın, yatmadan önce bol bol (yarım litreden az değil) su iç ki sabah kalktığında su kaybından başın deli gibi ağrımasın... ;-)

altın değerinde bilgiler ve tavsiyeler için teşekkürler. açıkcası içkiyi fazla sevmiyorum fakat ahandanick'in de değindiği gibi kontrol sorunları yaşıyorum.
şarabı ucuz olduğundan tercih ediyordum. bundan sonra 3 şişe şarap yerine bir şişe rakı, olmadı votka alırım.

Kısa vadede o alışkanlıklardan vazgeçirmen mümkün değil. En kesin çözüm kedisever-kedianlar bi dosta emanet etmek gibi duruyor...

7 yıldır kedi beslerim, kediler hakkında bildiğim bişey varsa huylarından vazgeçmemeleri. ben de kedi besleme tecrübesi olan bir arkadaş bulmanı tavsiye ederim.

1) kedim limon kolonyasindan nefret edior. annem de kedimin yemek masasina cikmasindan. o yuzden yemege otururken mutlaka yanımda sprey limon kolonyasi oluyor. bi iki pıst pıst yaptim mi ortami terkediyor. bir deneyin isterseniz.
2) kediler alıskanlıklarindan vazgecmezler. sizleri alıskanlıklarinizdan vazgecirirler hatta. o yuzden bence tırmalama olayina en iyi cözüm tırnaklarını kısaltmak. ancak bunu cok dikkatli ve kediler icin olan tırnak makasları ile yapmak gerekiyor. öperim kendisinin patişlerinden :)

2) kediler için özel tırnak makasları var onlarla tırnaklarını keserseniz tırmalama problemi olmaz.

bence kediyi bayramda yanında götürme. benim hayat felsefeme ve tecrübelerime göre kedi kendi evinden çıkmaması gereken bir canlıdır.
kediyi evde bırak, bol bol yemek koy. tuvaletini banyoya koy. bir arkadaşın 3-4 günde bir gelsin yemekler tazelesin.
sadece kedinin oturacağı odayı açık bırak, diğer odalar kapalı kalsın.
sen eve dönünce kısa bir süre trip yapar ama geçer kısa sürede.
ben seyahate çıkarken böyle yapıyorum. eskiden tek kedim vardı, şimdi iki. gayet memnunum. her seferinde kediyi yüklenseydim terbiyesi iyice bozulurdu.

kurban bayramına annenlere götürme düşünceni düşününce korktum valla. düşnsene bayram, eve bi sürü insan girip çıkıcak. kedi hadi annenlere alışsa gelip gidenden çok rahatsız olur. benimkiler kapı çalındığında bile korkuyorlar kimi zaman banyoya saklanıyorlar. sonra maazallah gelen giden kapı açık kalır, pencere açık kalır. kaçar maçar.

evde bırak kediyi. bak et met hikayeleri de varmış, niye kediye ve annene işkence ediyorsun. annen kediyi gelsin senin evinde sevsin. o zaman sever onu belki. şimdi sevmicek kızacak.

sorularına da cevap vereyim, kedinin davranışları zor değişir. koltuk tırmalama huyundan ne yaptıysam vazgeçmedi. şimdi koltuk kenarları perişan, üzerinde örtü var.

@mea maxima culpa, ailemle farklı şehirlerde yaşıyoruz ve bayramda kedimi kontrol edecek arkadaşım kalmayacak (Pendik). Öte yandan sadece bu tatil için değil yaz tatili olayı geldiğinde kedimin ve annemin birbirlerine alışmasını istiyorum. Ne kadar erken tanışırlarsa o kadar iyi değil mi? Get off adlı sprey akla yatkın geldi, koltuklara sıkarsam oraları tırmalayacağını sanmıyorum ki bunu bayrama kadar deneyeceğim zaten :)Bayramda gelen giden olayında tamamen haklısın ama kendisinin korkacağını sanmıyorum bizzat gelenlere terör estirecektir bunuda misafir gelince ikimizin başka bir odada kalarak aşmamamız mümkün değil midir?. Aklına başka bir çözüm yolu geliyorsa yazarsan çok sevinirim.

@forumtrak, ben yine de annen kediyi kendi ortamında görsün derim. annenin bayram için temizlediği evinde, hele ki kedinin masaya çıkma huyu varsa iyi hatıralar olmaz. kedilerden hoşlanmayan insanların yanında kediler de huzursuz olur ve ters hareketler yapabilir.

hele hele et kesilirken kedin oraya gelecek ve kan çıkacak diye düşünüyorum. planlarını iyice gözden geçirsen. sen ay ne şirin fantazi yapıyor kedi diye düşünürken annen sinir krizi geçirebilir orda.

kedini bırakabileceğin veteriner veya bir arkadaşın yok mudur? benim evim yakın olsa ben uğrayayım dicem ama ne yazık ki değil.

cins kedim var deme öyle, maine coon yok türkiye'de bu arada :)

desktopta boşluğa sağ tuşa tıkla. propertiese gir. ordan screensaveri seç. screensaver sayfasının altında power var, ona gir. ordan monitor ve hard diskleri kapama ayarları var.

auto shutdown diye bir program vardı yanılmıyorsam.

@black samourai
harddisk kapanınca bilgisayar da kapanmış sayılıyor mu?

@want2die
:) teşekkürler,

www.tamindir.com

@tiny toon
bilmiyorum, ben kullanmıyorum bunu. gözüme çarpmıştı ondan yazdım.

(bkz: uyuuyuyatuyu)
kullanıyorum yıllardır, hastasıyım.

HDD kapanınca PC kapatılmış sayılmaz. 5 dakikalık Google taramasıyla zaman ayarlı programlar bulabilirsin. Şimdi PC'yi bi taradım; AVG 8 Free Edition'da virüs taraması sonrasına PC'yi kapata ayarlayabiliyorsun. Hem PC'de taranmış olur...*

başlat-çalıştır kısmına
"shutdown -s -t 3600" yaz 1 saat sonra kapanır (3600 saniye sonra işte değişken o anla)
bu olayı iptal etmek için de
"shutdown -a"

çıkan pencereyi de köşeye itersen hiç problem olmuyor ben de tv izlerken yapıyordum o olayı.

yuto nun yazdığı kodu masaüstünde bir kısayol oluşturup oraya yazarsan kendi shutdown programını elde etmiş olursun.ben xp kullanırken onu yapıyordum.

ben olsam arkadaşların kulaklarından tutup "temizleyin lan sıçtığınız boku" derdim.

@ataturkiye valla istanbul'da yakın bir yerde olsan üşenmez gelirdim, öyle üzüldüm yani.

aklıma gelenleri yazayım. acaba komşularla aran iyi mi? iyi değilse bile perdelerini çamaşır makinelerinde yıkamalarını rica edebilir misin?

hadi o olmadı diyelim. banyoda küvet var mı? çamaşır makinesi denen şey yeni biliyorsun, annelerimiz hala sıklıkla küvete basar perdeleri. birkaç su yıkarsın. mis gibi olur. sana deterjan ve temizleyici tavsiye ederiz.

halıları yıkatamayacağına göre iş başa düşüyor. silebiliyorsan sil.

yok olmadı. marketten elektrikli süpürgeler için olan halı deterjanı al. hani köpürtüyorsun sonra kuruduktan sonra süpürüyorsun.

kedilerin tırmaladıklarına çare yok. ama mesela koltuk kenarlarına filan örtü örtebilirsin. benim oturma odamda koltuk kenarları perişan. annem evinden örtü getirdi. mis gibi görünüyor.

"bu olmadan da yaşarım" diyebileceğin eşyaları at kurtul. sonra bir nalbura git, yirmi tane filan moloz çuvalı al. evde kalan çöpleri filan doldur onlara, at çöpe. gözünün önündeki alan ferahlayınca daha iyi düşünürsün.

@vicenzo arkadaşlarım farklı ildeler. Zaten yakalasam değil kulaklarından çekmek, saddam işkenceleri uygulayacağım.

@mea maxima culpa eksik olma düşünmen yeter.

Komşularla aram nasıl bilmiyorum. Çünkü ne zaman beni görseler yüzlerini çeviriyorlar. Malum bekarız ve burası Afyon :). Banyoda küvetim yok. Öyle ilkel bir evde yaşıyorum. Aslında çıkabilirdim de şimdiden bin liraya yakın masrafım oldu. Keşke önceden düşünseydim. Halılar silinebilir gibi değil, mümkün mertebe yıkanmalı. Kediler ise sadece mundarlıktan canımı sıkıyorlar. Yoksa kirden başka zararları olmamış hayvanların. Ama o tüylerini gördükçe midem kalkıyor.

@gerrain hocam öyle yapacağım. Yoksa kadın da girmez eve.

bence komşular seçeneğini kullanmak iyi fikir. sonuçta bunlar anadolu insanı. yardım ederler diye düşünüyorum.

peki okuldan arkadaşın yok mu? ailesi ile birlikte veya öğrenci evinde kalan. perdeleri götürebilirsin belki yıkanmaya.

hiç mi elini değmedin, elektrik süpürgesi de mi yok?

anneni veya ablanı çağırsan. yardım etseler? ehehhe. yol parası çok tutar o zaman.

@mea maxima culpa valla komşular çamaşır fikrine gelmezler bence. Ama arkadaş olabilir gibime geliyor. Gerçi olsa da ben yaptırmam. 15 lira için gidip al yıka şunu diyemem, ayıptır. Elektrik süpürgesi var lakin evi gördüğünde o da kaçacaktır büyük ihtimalle :)

@scp insan değillerdi zaten merak etme. Bi ton da borç bırakmış bilmemneler.

ama, ama... bütün önerilerimizi de beğenmiyorsun. napalım. :(
komşu yok, kuvet yok, arkadaş yok, yıkatmak yok, süperge ile süpürmek yok, kadın hele hiç çağırmam diyorsun peki ne var :))

ben afyonda oturuyorum gelip temizleyeyim yazacak birilerini mi? zor valla.

bence öncelikle kalın bir bulaşık eldiveni al. çamaşır suyu ile mutfaktan temizliğe başla.

esnafina ne dersin bilmem cunku heryerde ogrenciyi zikmek adettendir ama afyonun halki iyidir hacim, samimi bi sekilde derdini anlat mahalledekilere kisa zamanda herseyine kendi isleri gibi kosarlar

@mea maxima culpa çaresiz kalmasam duyuruyu niye işgal edeyim :) yine de teşekkürler o kadar düşündün.

@muslum tangoze yardım edeceklerdir elbette ama senin de dediğin gibi yine işim esnaflarla. Onlar da götümüzü kolluyorlar afedersin. Sanırım bu gidişle zevk almayı öğreneceğiz.

şimdi yavrum bu amcalarını teyzelerini dinle herkes güzel yazmış. önce çöplerini at. akabinde bulaşığa gir. akabinde yerleri süpür. eline bez ve temizleyici alıyorsun ve yerleri siliyorsun. bu kabaca rahatlatır seni. sonra yıkatma işleri için çözümler buluyorsun arkadaş komşu vs. tembelsen para çözer. paran yoksa sen çözeceksin. seçimini yap.

E topla arkadaslarini yardim etsinler temizlige?

Onlar yok artik diyorsan, bence kadin tut, basinda da bekle, sunu sunu yap diye, para veriyorsun sonucta...

hmm herkes topuk yapmışsa
önce herkesin de dediği gibi çöpleri atman lazım, seve seve atacaksın valla. hatta toplarken küfür de et rahatlarsın. benim evi benim başkasının hatası yüzünden su basmıştı, ahşap döşemelerin altından suyu süngerle çekmiştim küfür ede ede.
camı taktır, kırık görürsen moralin bozulur :)
evi her fırsatta havalandır, pencereyi, kapıyı, bacayı her yeri aç. boyatmışsın zaten koku daha çabuk kaybolur.
nalburdan büyük paspas al 3-5 lira bişey (okulda koridor silinen paspaslar varya, viledanın hayvani boyutu)birde kazan yada leğene sabunlu su doldur yerleri bolbol onunla sil, kedi çişinin kokusu zehir gibi valla, çıkmaz.
halıları otoyıkamacıya versen, sende işin ucundan tutup iki fırca sallasan 10-20 liraya halledersin sanırım.
perdeler konusunda komşulardan hayır gelmezse çamaşır makinası olan başka bir arkadaşında yıkatabilirsin, alırsın bir paket omo attırırsın makinaya (herhalde diğer arkadaşlarından daha normal arkadaşın da vardır :)
istanbul'da olsan valla bizim tayfayı toplar gelirdim.

bi arkadasınız varsa onu çağırın, açın son ses müzik başlayın gerrain'in dediği gibi kullanılmayacak durumda olanları atmaya. yalnız da yapabilirsiniz de arkadasla hem daha zevkli olur hem de daha hızlı biter. temizliğin ilk günü kaldıgınız odayı ve mutfagı mutlaka temizleyin en azından kendinize yaşam alanı oluşturun. halıları yıkayabileceğiniz bi yer varsa kendiniz yıkayın, böle geniş bi balkon falan varsa ideal.

o arkadaşlarının tekrar gelme ihtimali varsa hiç uğraşma.

arkadaşım, bu tarif ettiğin çöp eve boya yapan hangi ustaysa, onunla bir görüş bence. sana en iyi fikri o verecektir. (bu arada adama benim için sor allahaşkına, nasıl boya yapmış öyle bir evde. o evde boya yapabilen usta senin derdine çare olacak adamdır diyorum, kolaylıklar diliyorum ve "iyilikten maraz doğar" atasözümüzü de hatırlatmak istiyorum.

buna benzer bir olaya arkadaşımın kuzeni (ki benim de arkadaşım olur; lafı niye uzattıysam) ev değiştirerek çözüm bulmuştu. sonradan duyduk ev sahibi de evi satmış, o derece kötü bırakmışlardı ipneler. : )

ben olsam önce kendi yaşadığım odayı temizler, atabildiklerimi atar, kendime minimal bi yaşam ortamı kurardım. mutfak banyo gibi zorunlu yerleri de tahammü edilebilir bi seviyeye çektikten sonra arada bir boş günümde yavaş yavaş tırtıklardım. eldiven, cif, tuz ruhu alıp banyo ve mutfağa girişirdim. diğer odaları kapatır iki gün dinlenirdim. öyle öyle hallolur yavaştan.

bulunduğunuz yerdeki arkadaş miktarı ve ortamınızı bilemiyorum ama bikaç yıllık okul arkadaşları mevcutsa bence yardım al. özellikle delikanlı kız arkadaşlar varsa ev temizlemekten tuhaf bi haz alıyorlar. kesin yardım ederler.

emlakçıya bi kaç kuruş rüşvet ver ve evi sat, sırt çantanı al ve git.

- Önce bir çöpleri atmayı tamamla; başka çaresi yok kokudan kurtulmanın.
- Yerdeki cam parçalarını acilen temizle, gece ayağa batma ihtimali çok yüksek.
- Bulaşıklar için böyle gerçek dost diyebileceğin bir kızdan yardım iste. Hatta "beraber yıkarız" de, kesin ikna oluyorlar.
- Halıları kaldır ve açık havada çırpıp güneşte beklet bi süre, halıcıya verinceye kadar rulo halinde bir kenarda beklet. Güneşte bekletmeyi unutma ki içindeki nemden çürümesin rulo yapınca.
- Şu cam silmekte kullanılan (çekçek) aletin biraz büyüğüyle yerlerin kaba pisliklerini alabilirsin.
- Kedi güzel şeydir ama fazlası çekilmez. Kırık camlı pencereye çift kata gazete ile kaplarsan girceklerini sanmıyorum. Dışarı nası atçam dersen; pencerenin dışına bi kaba süt koyup ekmek doğra bak bakalım nası koştura koştura çıkıyolar o pencereden. :-)
- Perdeleri yıkamacıya vermeye değmez. Makinede veya elinde yıka. Ütülemeye gerek yok, as gitsin; kendi düzelir o.

Şu durumda para verecek 2 şeyin var; temizlikçi kadın tutmak, halıları yıkatmak. Eğer eve dokunmadan temizlikçi kadına emanet edersen kabasını alır, sen de buna şükür der parasını mecburen verirsin. Evi biraz adam edip verirsen yukarıda saydıklarımı yapıp, eli mahkum parlatacak. Tabi temizlikçiyi mahallede her gün gördüğün kişilerden olması burada iyi bir şey. Her gün yüzyüze bakacağını ve savsaklaması durumunda hesap sorabileceğini bildiğinden köşeyi bucağı temzilemek konusunda daha az gönülsüz oluyorlar. O yüzden fiyat farkına acımayıp temizlikçiyi mahallenden hatta sokağından tut. Ne yazık ki halı işi tuzluya gelecek, çıkar sokağa at hortumu yıka desem su fiyatları eskisi kadar ucuz değil...

Büyük geçmiş olsun, o arkadaş benzeri varlıklara ulaşamıyorsan verilecek en büyük ceza sanırım ne derece sorumsuz ve pis insanlar olduklarını eş dost tanıdık çevresine yaymaktır...

Arkadaşlarından söke söke yaptığın masrafların parasını alman lazım en azından salon camının.Bilmiyorum kiraya mı verdin onlara ama bu yine de iyi niyeti suistimal etmek.

valla bu kadar pis bir evde oldugunu soyluyorsun ve cebimden 150 lira cıkacagına canım cıksın diyorsun. o zaman sen orda o sekilde yasayabilirsin bence. gerekirse yemek bile yemeyip o evi adam etmeye ugrasırdım ben. sonucta orda yasayacaksın. ayrıca camı kırık bi yerde nası uyuyosun ki?

bi kere kesinlikle temizlikçi kadın çağır. kendin çöpleri at camı taktır kedilerinle ilgilen pisliklerini temizle. daha sonra iki gün temizlikçi kadın al. bi de işe ihtiyacı olan oyle naz yapmayacak kaytarmayacak birini bul ki başında bekleyip istediklerini yaptırabilesin. temizlikçi kadın tek çare. ha bi de çamaşır makinesi ikinci el de olsa spot da olsa bir tane edin bence. elzem bişey yani. çamaşır makinesiz olmaz ozellikle kucuk bi yerde yasıyosun ve laundry diye bi konsept yok turkiyede.

Fikir ve önerileriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum arkadaşlar. Gelişmeleri yazayım hepiniz bilin :)

1- Camı geldiğim ilk gün taktırdım, lakin kırıkları vs yerde duruyor.
2- Çöplerin büyük bir kısmını kaldırdım.
3- Bulaşıkları da 2. gün yıkamıştım. Lakin elimi de yaktığım için diğer işlere fazla bulaşamıyorum. (git: 42639)
4- Halıları ve perdeleri az sonra yıkamacıya vereceğim.

yemek pişirmeye yarayanlar hariç tüm bulaşığı bir çuvala doldurup at. zira dezenfekte için vereceğin para muhtemelen yenisini almakla aynıya çıkar ki yenisini de alma, kağıt tabak bardak kullan, bir daha bulaşık derdin de olmaz. koltuklar için ve kedi için yapılabilecek en iyi şey deterjanlı suyla iyi bi silmek. halıları da önce bir silkele, ama komşular görmesin diye de gece yap bu işi kendini rezil etmenin alemi yok. neyse, çöplerini at. sonra da çöpten ve bulaşıktan arınmış evine, ailesiyle yaşayan bir kız arkadaşını çağır. alsın halı yıkama makinesini gelsin. bak, biz beş kız birleşip temizlik yaptık senin evden beter bir evi bir saatte anne evine döndürdük.

bi temizlik şirketiyle anlaşsan evi baştan aşa kaldırıp temizleseler (çok mu abardım bilmiyorum)

@atatürkiye öncelikle bir bulaşık eldiveni al. öyle sıcak suya el sokulur mu? ki anlaşılıyor ki daha önceden hiç temizlik yapmamışsın.

yazdıkların beni çok etkiledi ya. hadi halılara, perdelere dokunmamışsın. insan bir cam kırıklarını süpürge faraş temizler. çöpleri atar. cam kırıkları ve çöplerle oturulup sonra ekşi duyuru okunur mu arkadaşım?

hatta birazdan arkadaşlar cam kırıkları ayağımı kesti? niye acaba diye yazarsın mısın?

yakındır meşe odunu ile afyona gelmem. :))

@mea maxima culpa gelişmeleri yazmıştım yahu okumadın mı :) Cam sorunu filan ilk günden halledildi, bulaşıklar 2. gün. Çöpler büyük oranda toplandı. Ben durum değerlendirmesi için onları da bilgi niyetine sunmuştum :)

ay şimdi bayılacam. cam taktırmışsın ama yerde cam kırıkları var ve çöplerin de bir kısmı duruyor diyorsun. niye atmıyorsun ki onları. at çöplerin hepsini.

tüm musluklaır aç, lavoboları tıka, kapıları da açık bırak, 5 saate evde pislik namına bir şey kalırsa buraya yaz.

önce çöpleri iyice topla bulaşıkları önem sırasıyla yıka kırılan camın pencersine tahta çak veya seloteyp bağla sonra camcıları gez duvarlar için bir badana çek

ay şimdi bayılazaam. vallahi bayılazaam. yahu süpür yerleri cam kırıkları diyor hala ya. can krıkları şarkısını aç onu dinle boyna. of daraldım.

Gelişmeler ve sonuç ilk mesajda :)

@ataturkiye büyük geçmiş olsun. temizliğe gelenlere bravo diyorum. bak gerçek arkadaş bunlar.
inşallah bir yerlerden eline bir para geçer de zararın karşılanır.

onun dışında evinde kalan insan görünümündeki hayvansılara (bak hayvan bile demiyorum. hayvan dediğin yattığı yeri temiz tutar, arkadaşına zarar vermez.) ettiğimiz beddualar onları bulur inşallah. şu an elimizden bişi gelmiyor çünkü

yav hani kirletmişler, çöpleri de mi atmamışlar? nasıl birer hayvansı bunlar ya?

@mea maxima culpa Valla gerçek arkadaştan ziyade profesyonel temizlikçilerdi. 40 kağıdımı iç ettiler :)

beddualar tutar inşallah :) eksik olma.

sanırım birini listene eklediğinde "bu kişinin benim online olduğumu görmesine izin ver" kutusunu tikliyorsun. yan itek taraflı eklediğin zaman o kişi seni eklemezse o kişinin online olup olmadığını görmene zaten izin yok.

Sürüm çakışması olabilir mi? Örneğin Windows Live Messenger ilk çıktığından MSN Messsenger ile kabul edilenler onda gözükmüyordu. Hatta MSN Web Messenger'da kabul ettiğim kişi akşam eve döndüğümde listemde yoktu ve yasaklılardaydı. En güzeli her 2 tarafın da Windows Live Messneger'ın son sürümünü kullandığına ve ekleme-kabul etme işlerini de o sürümle yaptığına emin olmak...

MacBook MacBook Pro
- Processor: 2.0GHz / 2.4GHz 2.4GHz / 2.53GHz
- L2 cache: 3MB shared 3MB shared / 6MB shared
- System bus: 1066MHz 1066MHz
- Memory: 2GB 2GB / 4GB
- Hard drive: 160GB / 250GB 250GB / 320GB
- Optical drive: 8x SuperDrive 8x SuperDrive
- Graphics: NVIDIA GeForce 9400M NVIDIA GeForce 9400M (256MB GDDR3) / NVIDIA GeForce 9600M GT (512MB GDDR3)
- Display: 13.3" 1280x800 15.4" 1440x900
- USB: Two USB 2.0 ports Two USB 2.0 ports
- FireWire: - One FireWire 800 port
- Networking: 10/100/1000BASE-T (Gigabit) Ethernet 10/100/1000BASE-T (Gigabit) Ethernet
- Wireless: AirPort Extreme Wi-Fi (based on IEEE 802.11n draft specification); built-in Bluetooth 2.1 + EDR (Enhanced Data Rate) module

ekleme: yamulmamış liste için; img56.imageshack.us

1. bence yok, ram artırılabilir sonuçta. (asıl fark pro'da artık iki grafik çipseti olması ama çok sorun değil bence. henüz sli yapılamıyor ne de olsa-yapılabilirse pro çok üstün olacaktır.)
2. kesinlikle yok, 1 sene uluslararası garantisi var ve apple care extension alırsanız 3 seneye uzar.
3. kasım sonu diyorum :)

fark olarak eskiden bi de ışıklı klavye vardı, yani prolarda ışıklı klavye var, yeni macbooklara koymuşlar mı bilmiyorum, bi ona da bak istersen.

bende var cok guzel. hehe.

yeni macbookta tus aydinlatmasi yalnizca pahali modelinde (1599 muydu, kacti) var. arkadasa aldik, cok begenmedim tuslarin altindan isik "bleed ediyor" (tusun ortasi da aydinlik tabi, yani isik tek oradan gelmiyor) klavyeye biraz yandan/alttan bakiyosan bence cirkin.

turkiye'ye ne zaman gelir bilmiyorum ama alma turkiye'den. girer. kacar. (ben imac aldim sen etme)

Şimdi tam adı aklıma gelmiyor ama Teşvikiye Camisi'nin karşısında bir kaç yer olması lazım. Taksim'e çıkarken Gümüşsuyu'nda da sağ tarafta vardı sanırım.

İnternet cafede mac bulunalabileceğini hiç düşünmüyorum. Ben bi aralar grafik tasarım kursuna giderken orada bile mac bilgisayar yoktu. Ama matbaa,reklam ajansı gibi yerlerde kullanabilrsin. Tabi ilk önce oralara bi şekilde girmen gerek.

Macbook'u olan bir arkadaşını kafalasan?

apple dükkanlarında var

pc'ne yükleyebilirsin biraz çaba ile mac os x'i.

kurukafa mubalaga etmis, biraz caba dedigi biz faniler icin genelde cok caba oluyor.
En mantiklisi buyuuk apple store larda takilmak gibi su asamada.
internet cafe tarzi mekanlari yoktur, sanmiyorum.
belki tasarim kurslarinin veya universitedeki gorsel iletisim tasarimi bolumlerinin mac lableri olur, onlari kullanabilirsiniz.
bahcesehir universitesi besiktas kampusunde girisin hemen yaninda bir mac lab i gordugumu hatirliyorum birkac yil once ama simdiki durumunu bilmiyorum, ayrica ogrenci olmak gerekir normal olarak.

bahcesehir'in besiktas kampus mac lab'indeki macler cok dandik, powerpc zamaninda kalmis aletler gibi geldiler bana daha cok. klavyeleri filan eski tip rahatsiz.

buyuk ve koko$ alisveris merkezlerinde (kanyon, istinye park) mac dukkanlari var ("pupa" ve "troy", aratsan baska subelerini de bulabilirsin bagdat caddesi vs) oralarda da tezgaha "serili" halde ve calisir durumda/kullanilabilecek cesit cesit mac var.

sakarya universitesinin internet merkezinde(saüsem) de var. hemde ücretsiz. bi şekilde kampüse girersen kullanırsın. sakarya ya mac kullanmaya mı gelecem dersen bilemem tabi...

barnies cafe var, ataşehir'de ve caddebostan'da. internet bağlantısı bulunan iMac'leri var. kahveni söylersin, bilgisayarın başına geçersin. (:

facebookta dorock ın sayfasında sordum cevap gelince yazarım buraya.

pursuit of vikings olabilir biri büyük ihtimalle.

@mortifera zahmet etmeseydin yav :) saolasın
@baal teşekkürler birisi buydu.

cevap gelmedi facebooktan henüz ama 2. şarkının en yüksekten en düşük ihtimale göre şunlardan biri olabilir:

Death In Fire
Thousand years of opression
Without Fear
The Dragon's Flight Across The Waves
Amon Amarth
A fury divine
Thor Arise
Risen from the sea
Burning Creation and Bloodshed

ikincisi de death in fire sanırım oldukça, diğerlerine göre oldukça tanıdık geldi bu. çok saolun.

Gerçi gittiğimde bile dikkatli dinlemiyordum ama şu an zaten aylar oldu gideli. Eğer 2 şarkı ile sınırlı ise çok çok büyük ihtimalle Pursuit Of Vikings ve Death In Fire'dır... Zaten İstanbul'da Amon Amarth'ın bu 2 şarkısı dışında bir tek aynı mekanda yeni yetme bir grubun Gods Of War Arise çaldığını duymuştum...

puppy linux, damn small linux, xubuntu.

xubuntu iyi.
www.xubuntu.org

windows 2000

Windows 98 SE (güncellemelerinin tamamı yapılacak). Ama iş yerinde kullanağız diyorsun; Windows 98 için hala lisans isterler mi, isterlerse bulabilir misin haberim yok. Yok sorun değil diyorsan kur gitsin. İnternette gezinmek için Windows 98'de Firefox 3 çalışmasa da Firefox 2 aralık 2008 ortasına kadar desteklenmeye devam edilecek. O tarihten itibaren Opera kullanabilirsin ya da direk onu kullanmaya başla; Internet Explorer 6 kullanma da ne kullanırsan kullan... Eğer çok ayrıntılı işler yapmayacaksan Office 97 işini görür diye düşünüyorum sistemi kasmaması açısından. O kadar da değil dersen Office 2000 de düşünülebilir.

Linux düşünürsen alternatifin bol. Ubundu olabilir ve onda OpenOffice.org ile Office dosyaları üzerinde çalışabilirsin. Bu yol bir lisans ücretine ihtiyaç duymuyor eğer o konuları önemsiyorsan.

Benzer bir bilgisayarda asus eee pc için fazlalıkları kırpılmış bir windows xp sürümünü kullandım. Kullanılabilecek kadar akıcı idi. Bu mantıkla lite bir xp sürümü hazırlayabilirsiniz (slipstream) Çeşitli torrent sitelerinde hazırlanmışları mevcut, fakat kendi lisans numaranızla kursanız bile yasadışı duruma düşebilir, düşmeyedebilir bir fikrim yok. Örnek bir sürümün bilgileri :

This is an nLited copy of Windows XP professional for use on the ultra portable ASUS EEE PC.

Once installed it uses approximately 600MB of space with NO page file. On EEE PC's with either 2 or 4GB of storage it is recommended to disable the page file.

Also note that during the final stages of installation windows setup will ask if you want to reboot. Click on cancel so that the PC does not reboot and the installation will finish correctly.

The following features are included:
Windows XP with Service Pack 3 and all hot fixes up to 21st September
Internet Explorer 7
Windows Media Player 11
All ASUS PC 700/7001 & 900 drivers pre-installed

Outlook express (needed for Microsoft outlook)
Bluetooth support
Printer support
Modem support (needed for 3G/UMTS modems)
Windows sounds
Desktop Themes

Bahsi geçen bilgisayarda yer sorununuz da varsa sizin için işe yarar bir çözüm olabilir. Yer sorunu ciddi bir şekilde yoksa pagefile'ı açmanızı öneririm.

ciltteki kuruluktan ileri gelen bir kaşınma mı yoksa nedir ?

yok öyle olsa doktor söylerdi deli gibi kaşınıyor her yerim.a vitamini fazlalığından olsa gerek diye düşünüyorum.

roaccutane...cift tarafli keskin bicak. Kasintin tahminen cildinin asiri kurumasindan kaynaklaniyordur, hekiminin bir nemlendirici, en azindan dudaklarindaki catlamalara karsi (ki cok aci verir sizim sizim) bir seyler önermesi gerekirdi?

ayrica birden 40la baslamis o da bir tuhaf, dozaj yüklemesi yapilmaz benim bildigim, 20mg ile baslarsin ama kendi takdiri tabi.

sana neutrogena nin dudak nemlendiricisini öneririm, hem yagli degil, hem de yapis yapis olmuyor. Kasintin lokalse sözlükten mesaj at, bir-iki krem önerebilirim. Gecmis olsun, yanliz sunu da söylemem gerekiyor, cok ama cok zorunda kalmadigin sürece roaccutane kullanma, uzun dönemde ne gibi etkileri var henüz belli degil...

Dudak nemlendiricisi şart. Eğer cildinde soyulma varsa nemlendirici krem de kullan. Ama 40 cidden sertmiş. Ayda bir karaciğer testi yani kan ölçümü yaptırdığına emin misin? Zira ben yaz tatiline çıktığımda 2 ay yaptıramamıştım ve 2 ayda kan değerleri darmadağın olmuştu. Kan testi gerekip gerekmediğini sor, ayrıca kullandığın ilaç depresyona yol açan bir ilaçtır. Bazı şeylere karşı gereğinden fazla hassas olabilirsin.

roaccutane kullanan bir kişi olarak konuşuyorum. ilacın yan etkileri arasında kaşıntı belki de en hafifi. daha yeni başlamışsınız ve yol yakınken "bırakın" derim.

ilerleyen safhalarda cilt o kadar kuruyor ki, pul pul dökülmeye başlıyor. dudak, sert bir hal alıyor ve yemek yemek işkence oluyor.

en kötüsü de, psikolojik olarak yaşattığı sıkıntı.. evet, böyle bir gerçek de var.

doktora bile güvenemiyorsun artık. azıcık pürüz varsa bile bu saçmasapan ilacı dayıyo hastaya. bana da zamanında cilt doktoru çok az sivilcem olmasına rağmen bunu yazmıştı, neyseki ilacı araştırıp kullanmamam gerektiğini anlamıştım.

former bir kullanıcı olarak bende tecrübelerimi paylaşayım. depresif yapar doğrudur, kullandığım süre içinde selam veren insana bile tahammül edemiyordum. neyseki xanax var. halsizlik yapar, sabah yataktan 1001 değişik manevra yaptıktan sonra kalkarsın falan. neyseki kafein var. kuruluk yapar ama bence kuru cilt, yağlı ciltten iyidir. neyseki betanthen, bentantol türevi bir umum zerzevat var. dudak çatlatır, evet. lipstick diye bir teknoloji var.

dozaj olayına gelince; ben 30 mg/gün kullandım, kaşıntı konusunda ciddi şikayetlerim olmadı. alkolle aldım, sabah aldım, akşam aldım, geceyarısı aldım; karaciğerde bir sorun yaratmadı. ama tüm bunlar bünye meselesi olabilir tabi.

@the man who hears deepest inquisitions:bu ilacı yaklaşık 1 senedir araştırıyorum hakkında baya bilgim var sanırım.krem olarak bepanthene yazmıştı evet ama dudak için.şimdiye kadar bir çok tedavi gördüm ama hiç birinden sonuç alamadım 2 tane doktor roaccutane kullanmam gerektiğini söyledi araştırmalarıma göre ben de pek sıcak bakmıyorum bu ilaca doktorlara da bunu belirttim başka tedavi verdiler ve yine sonuç alamadım o yüzden roaccutane kullanmak farz oldu=)

@metal revolution: ciltte soyulma olucak kadar kullanamadım maalesef kaşıntılarımdan dolayı.evet bana da 40 biraz fazla gibi geldi kilomun 57 olduğunu göze alırsak.ilk kaşındığım zaman bir daha kan tahlili istemişti doktor ve kaşıntılarımın ilaçla bi alakası olmadığını tahlillerimin iyi olduğunu söylemişti bir kaşıntı ilacı verdi 2 tablet kullandım geçti kaşıntım sonra tekrar başladım roaccutane a 4-5 kapsül kullandıktan yine başladı ve şu an yine bıraktım.

@c02s2 :sosyal bir insanım psikolojik sorunlar yaşayacağımı sanmıyorum yaşasam bile çevremdeki insanlar sayesinde bunun üstesinden gelmek çok zor olmaz :)hem sizler de varsınız:)

@deahy:benim de fazla sivilcem yok ama akneler kistik olduğu için çok güçlü ve oldukça büyük hele ensemde çıkanlar yüzünden boynumu çeviremiyorum o derece o yüzden bu ilacı kullanmam elzem.

@killarmy: birden 40 mg vermesi bana ağır geldi gibime geliyor.en azından vücudu alıştırmak lazımdı sanki.

bu ilacı yaklaşık 1 sene kullandım. kesinlikle doktor kontrolünde kullanmalısın. hemen her ay tahlil yaptırmak gerekiyor. benim gittiğim ilk doktor bu ilacı kullandırmamıştı, ikincisi de 'daha ne bekliyoruz' modunda yaklaştı olaya.. dozunu düşürmek ne kadar işe yarar bilmiyorum ama başka bir doktora daha görün bence.. kaşıntı derken kızarıklık da var mı? A vitamini içeren şeyleri fazla yiyor muydun ilacı kullanırken?

@quinza : hayır hiç yemedim desem yeridir.kızarıklık falan da yok içten içe kaşınıyor her yerim.

valla bence roaccutane işine girmeyin. ben de sosyal bir insandım. memleketin en güzel üniversitesinde, otel gibi yurtlarda cillop gibi bir hayatım vardı. ağzım burnum yamuldu sonra...

www.ebuddy.com

Engellenmiştir. Böyle toplu internet kullanılan yerler yaparlar genelde böyle şeyler. Ama, gerçekten bir yurtta yapılması çok saçma.

(bkz: MSN Web Messenger) MSN'in yegane yasal tarayıcı sürümü. Doğrusu Microsoft tarafından sertifikalanmamış diğer sitelere MSN şifresini girmek bana pek güvenli gelmiyor. webmessenger.msn.com (Pop-up'ı açmayı unutma)

arkadaşlar hepinize çok teşekkürler aşağıdakileri bir bir deneyeceğim. şayet bunlarla da olmazsa bu sevdadan vazgeçeceğim.

linkteki cihaz modem değil, switch'dir, ağ kurmana yarar ama internete çıkış yapamazsın ancak tek portlu bir modem'le ikisini bir alıp 7 çıkışa sahip olabilirsin. (yedi kişiye dağıtabilirsin)

heheh.. evet böylece modemler konusunda bişey bilmediğim de afişe oldu... peki var mıdır tavsiye acaba?

var bende fazladan yolliyim sana adres falan ver. sözlükten ulaşabilrsin

valla 3 sene 7/24 inca wireless im-204 model modem kullandım. son zamanlarında artık alet kasılmaya kendi kendine kopmaya başlamıştı sonrada tamamen yalan oldu hiç internete bağlanamamay başladı bende gittim aztech marka dsl605ew model nolu modemi 75 ytl ye real alışveriş merkezinden aldım. modemden pek memnunum bu da 7/24 açık ve kopma sorunu hiç yok gayet stabil çalışmakta. kurulumu çok kolay desteklediği birçok teknoloji var. zaten piyasada göreceğiniz birçok modem aynı chipstei kullanmakta texas instrumentsın. o yüzden fazla takılmayın derim istediği kadar bilinir marka olsun ömrü yağmur esnasında yaşanan bir voltaj dalgalanmasına bakar benden söylemesi

Türkiye'de kullanacağın düşünülürse AirTies'ı tek geçerim. Evet, Ttnet ile olan anlaşmasından dolayı içindeki pek çok ayarlara dokunulamıyor ve engelli sitelerde uğraştırıyor ama aynı anlaşma dolayısıyla Ttnet'in altyapısına en iyi uyumu sağlayan modem. Ayrıca Türkiye şartlarında elektrikler zırt pırt kesilip geldiğinden pek çok pahalı modem haşat olabiliyor, ama bu yurdumun modemi o konuda pek dayanıklı... :-)